Kalp kapak cerrahisi, hastalıklı kalp kapakçıklarını onarmak veya değiştirmek için uygulanan bir operasyondur. Son yıllarda, hastalıklı kalp kapakçıklarının cerrahi tedavisinde büyük gelişmeler olmuştur. Tanısal testler, kapak hastalığının yeri, türü ve derecesini belirlemeye yardımcı olur.
Doğru, gerekli ve yeterli ilaçlar kullanarak, düzenli doktor kontrolleri ile daha fazla hasara karşı kalp kapağını korumak için gerektiğinde, doğru zamanda, doğru tanıyla ve en uygun yöntemle kalp kapakçığı ameliyatı olarak kalp kapağı hastalıkları en iyi şekilde tedavi edilebilir.
Geleneksel kalp kapakçığı ameliyatı sırasında cerrah, sternuma (göğüs kemiğine) kemiğin orta kısmından bir kesi yaparak, kalbe doğrudan erişim sağlar. Cerrah daha sonra hasta kalp kapağı tamiri ya da replasmanı prosedürüne geçer. Bu yaklaşım kullanımda kalır iken, bugün izole kapak hastalığı olan hastaların çoğu minimal invaziv teknikler ile tedavi edilebilir.
Minimal invaziv cerrahi, küçük kesiler ile yapılan bir cerrahi türüdür. Bu tip ameliyatlar, kan kaybını, cerrahi travmayı ve hastanede kalış süresini azaltır. Kalp kapak ameliyatları, en sık yapılan minimal invaziv işlemlerdendir. Doktorunuz sizin minimal invaziv kapak cerrahisi için bir aday olup olmadığınızı görmek için ameliyat öncesinde tanı testleri ile sizi gözden geçirecektir.
Transösofajiyal ekokardiyografi incelemesi, operasyon öncesi ve operasyon sırasında yapılarak, ameliyat öncesi ve sonrası kapak fonksiyonları en doğru şekilde belirlenmeye çalışılır.
Minimal invasiv kalp kapak operasyonları, kısmi sternotomi ile, sağ torakotomi ile, koltukaltı ve video asist endoskopik cerrahi teknik ile gerçekleştirilebilir. Bugün, kliniğimizde neredeyse tüm kapak operasyonları göğsün sağ tarafından, koltukaltı bölgesinde 6-8 cm.lik bir kesi yoluyla yapılabilmektedir. Birçok durumda, endoskopik görüntüleme teknikleri ve aletler kullanılarak kesi boyutu daha da küçültülebilir, video asist endoskopik cerrahi tekniği ile operasyon daha kolay, konforlu ve güvenli yapılabilmektedir.
Minimal invaziv yaklaşımlar, izole mitral kapak ya da mitral kapak cerrahisi ile birlikte aort kapak veya triküspit kapak cerrahisi gerektiren hastalar için de kullanılabilir.
Mitral kapak onarımı, mitral kapak yetersizliği olan hastaların çoğu için en iyi seçenektir.
Mitral kapak tamirine özel ilgi duymaktayız. Bunun bir sonucu olarak, kliniğimizde, hemen hemen tüm mitral yetersizlik vakalarında, öncelikle kapağı değiştirmek yerine mitral kapak tamiri yapılmaya çalışılır. İzole mitral kapak sorunları olanlar için, operasyonların çoğunluğu hızlı bir iyileşme sağlamak amacıyla minimal invaziv yapılmaktadır.
Mitral kapak tamiri, uygun hastalar için en iyi seçenektir. Mitral kapak tamiri genellikle kalp fonksiyonlarının daha iyi korunması, inme ve enfeksiyon gibi komplikasyon risklerinin daha düşük olması ve kan sulandırıcı ilaçların (antikoagülan ilaçların) uzun süreli kullanım ihtiyacını ortadan kaldırması nedenleriyle daha iyi erken ve geç dönem sağkalım oranı ( daha uzun ömür !) sağlayabilir.
Kapak tamiri iyi bir seçenek değilse, doktorunuz kapağı değiştirmeyi tercih edebilir. Doğal kapak çıkarılır ve yeni bir kapak, doğal kapağın halkasına dikilir. Yeni kapak, mekanik ya da biyolojik olabilir.
Mekanik kapak tamamen vücut tarafından iyi tolere edilir, mekanik parçalardan imal edilmiştir. Çift kapakçıklı kapaklar en sık kullanılır. Bu kapaklar, polyester kumaş ile kaplanmış bir halka içindeki iki karbon kapakçıktan oluşur. Mekanik kapakların avantajları ve sakıncaları vardır. Avantajları: Mekanik kapaklar çok dayanıklıdır, ömür boyu kullanım için tasarlanmışlardır. Dezavantajları: Yapay malzeme nedeniyle, mekanik kapak replasmanı yapılan hastalar, bir kan sulandırıcı (antikoagülan) ilaç ile ömür boyu tedavi gerektirir. Kanın pıhtılaşma aktivasyonunu geciktiren kan sulandırıcı (örneğin warfarin veya Coumadin gibi) ilaçlar vardır. Bu ilaçlar, mekanik kapak üzerinde oluşabilen, bir kalp krizi ya da felce neden olabilen pıhtılaşmayı önlemeye yardım ederler.
Doku kapakları, insan ya da hayvan dokusundan imal edilmektedir. Bazı kapaklar, kapaçıklara destek vermek ve anulusa yerleştirmeye yardımcı olmak için bazı yapay parçalara sahip olabilir.
Doku kapaklarının üç tipi vardır: Domuz doku, sığır doku ve insan (allogreft ya da homogreftler):
Biyolojik kapakların avantajları ve dezavantajları vardır. Avantajları: Atrial fibrilasyon gibi diğer koşullara sahip olmadıkça çoğu hastanın, ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanması gerekmez.
Dezavantajları: Biyolojik kapaklar, geleneksel olarak, özellikle genç insanlarda, mekanik kapaklar kadar dayanıklı kabul edilmezler. İlk üretilen biyolojik kapaklar genellikle yaklaşık 10 yıl sonra yeniden değiştirilmeyi gerektiriyordu. Ancak, perikardiyal biyoprotez aort kapak üzerindeki son çalışmalar, bu kapakların fonksiyonlarında azalma olmaksızın en az 17 yıl kullanılabileceğini göstermektedir. Bu dayanıklılık süresi, biyoprotez kapaklar için yeni bir kilometre taşını temsil etmektedir.
Bir biyoprotez veya mekanik kapak seçim kararı, hastanın tercihine bağlıdır. Genç hastalar,
yaşamları boyunca yeniden bir ameliyat olasılığına karşı, yaşamları boyunca bir kan sulandırıcı ilaç (coumadin) kullanma rahatsızlığı arasında bir tercih yapmak zorundadır. Hastalar 60 yaşından büyükse, sığır perikard biyoprotez kapaklarını, muhtemelen yaşam süresi boyunca kullanabileceklerdir.
Biz minimal invaziv cerrahi için her hastayı özel olarak değerlendirerek her durumda en iyi ve en güvenli yaklaşımı seçmek için hasta ile birlikte ortak bir karar alırız.
Özellikle koltukaltı insizyon ve video asist endoskopik cerrahi teknik ile yapılan minimal invaziv yaklaşımları tercih ediyoruz.
Sağ anterolateral torakotomi ile koltukaltından 6 veya 8 santimetrelik kesi ile yapılan operasyonların, önden yapılan ameliyatlar ile arasındaki tek fark giriş yeridir. Kalp içinde yapılan işlem standart kalp kapak ameliyatıdır. İki teknik operasyon süreleri karşılaştırıldığında, kardiopulmoner bypass, kros-klemp ve total operasyon süreleri uzamaz hatta daha azalabilir. Bu yöntemle kalp kapak ameliyatları, göğüs ön kemiği, hatta hiçbir kemik kesilip, açılmadan yapılmış olur.
Göğüs ön kemiğinin boydan boya açılmaması veya hiç açılmaması hasta için büyük rahatlık sağlar. Açılan alanın çok az olması nedeniyle kanama da az olacaktır, kan transfüzyon ihtiyacı azalır. Ayrıca ameliyat sonrası ağrı da azalmış olur. Özellikle hasta erken dönemde ayağa kalkabilir, yatağında istediği pozisyonda yatabilir, sırtüstü yatmak zorunda kalmaz, sağa sola dönebilir, el ve kollarını rahatça kullanarak yatağından yardım almadan tekbaşına kalkabilir, kendisi yatabilir, günlük ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilir. Koltukaltı kapak operasyonlarının bu özelliklerinin, önden yapılan ameliyatlar ile karşılaştırıldığında, çok büyük bir konfor ve özgüven sağladığı aşikardır.
Özellikle obes ve uyku apnesi olan; sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak çok büyük bir konfor sağlar. Özellikle yaşlı, kemik erimesi olan ve obes hastalarda korkulan göğüs kemiğinin açılma riski, kemik kesilmediği için, bu teknikte yoktur. Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına daha kolay ve hızlı dönebilir, uçağa binebilir. Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir. Emniyet kemerini takabilir, göğsüne darbe gelmesinden kaçınmak zorunda değildir.
Koltuk altından yapılan bu ameliyatlarda ameliyat yerini hastanın kendisi bile göremeyebilir. Bir ay zarfında girişim yeri belli belirsiz hale gelir. Estetik düzeyi yüksek olduğu için özellikle gençlerde, bayanlarda tercih nedenidir. Göğüs kemiğinin baştan sona kesildiği açık kalp ameliyatlarında kemiğin kaynamasına kadar cinsel ilişki yasaklanır. Hasta göğsüne darbe gelmesinden kendini korumak zorundadır, kollarına yüklenemez. Koltukaltından yapılan girişimlerde hasta, kısa sürede normal performansına döner. Göğsünü gizlemek zorunda kalmaz , yazın denize, havuza girebilir, çevresindeki kişiler ameliyat olduğunu kolay kolay anlayamaz.
Açılan yerin küçük olması ve hiçbir kemik kesisi olmaması nedeniyle enfeksiyon riski daha düşüktür.
Bu operasyon tekniği, obez ve yaşlı hastalarda operasyon sonrası gelişebilecek, göğüs ön kemiğinin iyi kaynamaması, solunumla öksürmekle oynaması (sternum dehisensi ) riskini sıfıra indirir.
İleride gerekli olabilecek ikinci operasyonlar için, reoperasyon riskini de azaltır.
Artık kalp ameliyatından değil, geç kalmaktan korkmak en doğrusudur, unutmamak gerekir ki tedavisiz geçen her gün kalbi yetersizliğe sokabilir. Kontrol muayene ve tetkiklerimizi zamanında yaptırmak, ameliyat önerildiğinde ise kaçmamak, cesaretle operasyona karar vermek, kalbimizi kurtarabilir. Bu ameliyatları minimal invazif cerrahi adı altında bu konuda yıllarca çalışmış, operasyon sonuçları iyi olan, deneyimli, gelişimlere ve yenilikler açık, ileri teknolojiyi ve teknikleri takip edebilen ve kullanabilen cerrahlara olmakta fayda var.
Koltukaltı Ameliyatları:
Sağ koltukaltından küçük bir kesiyle, kaburgalar arasından girilerek, hiçbir kemik ve kas kesmeden, öngöğüs kemiği açılmadan (iman tahtası kemiği kesilmeden) yapılan kalp ameliyatlarıdır.
Mitral Kapak Tamir ve Değişimi
Aort Kapağı Değişimi
Triküspit Kapak Tamir ve Değişimi
Çift kapak operasyonları, mitral kapak cerrahisi ile birlikte aort kapak ve/veya triküspit kapak cerrahisi gerektiren hastalar
Mitral kapak cerrahisi ile birlikte AF ablasyon prosedürleri
Kalp kapak cerrahisi ile birlikte İsole Sağ Koroner Arter bypass operasyonları
ASD (Atrial Septal Defekt) Tamiri
VSD ( Ventriküler Septal Defekt) Tamiri
Kalpiçi tümörlerinin çıkarılma girişimleri için kullanılabilir.
Genç veya yaşlı; obes veya zayıf; kadın veya erkek tüm kalp kapağı hastalarına,
bir veya birden çok kalp kapağı hastalıklarında, kalp deliği onarımı gerektiren hastalara, kalpiçi tümör operasyonlarında ve kapak cerrahisi ile birlikte AF ablasyon prosedürleri için uygulanabilir.
Sağ koltukaltından meme çizgisine paralel 6-8 cm’lik cilt kesisiyle kaburgaların arasından girilip,
kalp kapakçığına ulaşılır. Birçok durumda, endoskopik görüntüleme teknikleri ve aletler kullanılarak kesi boyutu daha da küçültülebilir, video asist endoskopik cerrahi tekniği ile operasyon daha kolay, konforlu ve güvenli yapılabilmektedir.
Hasta ameliyat sonrası daha hızlı iyileşir,
Yoğunbakım ve hastane kalış süresi kısalır.
Operasyon sonrasında kan transfüzyon ihtiyacı azalır.
Ameliyat sonrası daha az ağrı olur.
Ameliyat sonrası istediği pozisyonda yatabilir, göğüs kemiği önden açılan hastalar gibi uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmaz..
Özellikle obes ve uyku apnesi olan; sırtüstü yatamayan, uyuyamayan hastalar için uzun süre sırtüstü yatmak zorunda kalmamak çok büyük bir konfor sağlar.
Ameliyat sonrası hasta yardım almadan, rahatça tekbaşına yataktan kalkabilir, kendisi yatabilir, rahatça öksürebilir, göğüs kemiğinin açılma riski yoktur.
Özellikle yaşlı, kemik erimesi olan ve obes hastalarda korkulan göğüs kemiğinin açılma riski, kemik kesilmediği için, bu teknikte yoktur.
Ameliyat sonrası yara yeri çabuk iyileşir.
Sternotomi insizyonlarında görülme olasılığı daha yüksek olan hipertrofik skar (keloid) gelişme olasılığı neredeyse yok gibidir.
Kemik kesilmediği ve göğüs kemiğinin açılma riski olmadığı için enfeksiyon riski düşüktür.
Hasta erken taburcu olur.
Ameliyattan hemen sonra günlük hayatına, performansına daha kolay ve hızlı dönebilir.Ameliyattan kısa bir süre sonra otomobilinde sürücü koltuğuna oturabilir, uçağa binebilir.
Emniyet kemeri takabilir.
Göğsüne darbe gelmesinden korunmak zorunda değildir.
Kollarını rahatça kullanabilir, ağır kaldırabilir, yüzebilir.
Ameliyat yeri koltukaltında olduğu için kolay kolay görünmez.
Daha iyi kozmetik sonuçlar sağlar. Estetik düzeyi yüksek olduğu için özellikle gençlerde, bayanlarda tercih nedenidir.